Atalarımızın binlerce yıl önce vücutlarını güneşten, sıcaktan, soğuktan, çalı çırpıdan korumak ve örtünmek için geliştirdiği dokumacılık, günümüzün tekstil sanatının temelini oluşturmaktadır. Tarih boyunca pek çok uygarlığın durağı olan Anadolu, üzerinde bulunan ticaret yollarının getirdiği stratejik konum avantajı ile geçmişte günümüzde olduğundan daha çok önem arz etmiş ve savaşlara maruz kalmıştır. (Şehr-i Ayıntab-ı Cihan Gaziantep)
Çözgüleri genellikle ipek, atkıları ise; pamuk ipliğinden olan saten örgü ile dokunmuş ve çözgü yönünden renkli desenleri olan bir tür yarı ipek kumaşa “kutnu” denmektedir. Dokuyan ustaya ise; “kutnu dokumacısı” yada “kutnu ustası” denmektedir. Kutnunun diğer adı ise; “saray kumaşı” dır. Kutnu Arapça’da pamuk anlamına gelmektedir. Kutnu parlak ve mat çizgilerin yan yana gelmesiyle süslendiği gibi birçok renkli çizgilerin yan yana gelmesiyle de dokunur. Osmanlı döneminde bu kumaşlar daha çok Şam, Bağdat ve diğer Ortadoğu şehirlerinden dokunduğu oradan Anadolu’ya gelindiği bilinse de Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kutnunun Gaziantep’ten alındığı bilinmektedir. Kutnu adı Gaziantep ile özdeşleşmiş ve şimdiler de ise; dünyada sadece Gaziantep’te dokunmaktadır. Kutnu sadece bir kişinin dokuyarak elde edeceği bir kumaş değildir. Kutnu da tarakçı, boyacı, sökümcü, mezekçi, dokumacı, cendereci, mengeneci gibi ustalar yan yana çalışıp ve bu ortak çalışma neticesinde bu saray kumaşı ortaya çıkmaktadır.
Gaziantep’te kutnu kumaşı önemli bir gelir kaynağıdır aynı zamanda bu kumaş sayesinde Ülkemize önemli bir döviz girişi de olur. Osmanlı döneminde padişahın kaftanı bu kumaştan dikilir ve gelen önemli devlet adamlarına da bu kumaştan yapılan hediyelikler takdim edilir.
Kutnu yüzeyinde genelde saten bağlamanın egemen olduğu bir çok rengin yan yana gelmesi ile uzunlamasına çizgilerden oluşan parlak yüzeyli bir dokumadır. Kutnu ustalarının “Kalem” olarak adlandırdığı bu çizgiler farklı renklerde ve kalınlıklarda olabilir. Kimi modellerde bu çizgilerin arasına çiçek motifleri yada “dişeme” adı verilen çizgi efektleri serpiştirilerek süsleme yapılmaktadır.
Tezgahına göre 50 ile 63 cm arasında kutnuların çözgüsü 3800 ile 4000 tel arasında değişmektedir. 3000 tel ile dokunan beze “Meydaniye” adı verilmektedir. Kutnu dokuma ustaları bugün 60 çeşit kutnu dokuması olduğu söylenmektedir. Bazılarının isimleri şunlardır: Sultan Kutnu, Bağlamalılar, Çiçekliler, Düz Çizgililer, Düz Mecidiye, Hindiye Kutnu, Zincirli Kutnu vb. bazı örneklerini oluşturmaktadır.
Kutnu kumaşı üretimini iki aşamada incelemek gerekir. Çünkü iplikler tezgahta dokumaya hazır hale gelmeye kadar pek çok işleme tabi olmaktadır. İpliklerin dokunması ile elde edilen kumaş ise yine bir dizi işlemden geçmektedir.
Dokuma Öncesi İşlemleri
1-Söküm İşlemi: Sökücü ustaları tarafından yapılan söküm işlemi yörede “Devere yada Ayaklı Nezik” adı verilen 16 m² lik bir alana kurulan, kendi etrafında dönebilen dolaplarla yapılır. 4 kanattan oluşan dolabın kanatları arası mesafeli 1.80m kanat yüksekliği 2 m ve çevresi 7.20 m’dir. Kanatlar üzerinde çift sıra halinde delikler ve bu deliklere geçirilmiş çiviler bulunmaktadır. Her bir kanatta 42 çift çivi vardır. Ancak bunların sadece 36-38 çifti kullanılmaktadır.
Dolaba 4-5 metre uzaklıkta müsvedde denilen kumluk bir alan bulunmaktadır. Dolaba sarılacak 100 adet viskon ipek bobinleri, bu alan üzerine yerleştirilmektedir. Bibonların bu kumluk alana yerleştirilmelerinin nedeni söküm işlemi sırasında bobinlerin sabir durması, düşmemesi ve dolasıyla iplerin karışıp kopmasına engel olmaktır.
Çözgü iplikleri bu dolaba tur sayısına ve hesaplanan çözgü uzunluğuna göre sarılmaktadır. Dolabın her bir turuna ise “dora” denmektedir. 36-38 dora ise 1 “baş” a denk gelmektedir. 1 başta 250-280m uzunluğunda iplik sayılır. Dokunan kumaşlar ise 450-550 m arasında olduğu için viskon ipeği 2 baş dolanır ve iplikler çözgü dolabında çaprazlamaları karışmayacak şekilde “bağlık” adı verilen bu yöntemle çıkarılır. Bu şekilde hazırlanan çilelere ise “şenk” denmektedir. Hazırlanan şenkler boyahaneye gider.
2-Boyama İşlemi: Boyahaneye gelen çileler önce boyanması gereken renklere göre ayrılır. Kutnun kök boyasıyla boyanması kutnuya olan rağbeti artırmıştır. Boya işlemi için büyük kazanlar kullanılmaktadır. Bu kazanlara su ve boya malzemesi konulduktan sonra boyanın sabitlenmesi için karışımın içine ipliğin türüne, cinsine göre tuz yada soda konulmaktadır. 85-100 dereceye kadar ısıtılan kazanların içine konulan çileler bir sopa yardımıyla karıştıtılır. Çileler kazandan çıkarıldıktan sonra fazla suyunun süzülmesi için dinlenmeye bırakılır ve soğuk suyla durulanır. Ve Mezekçiye gönderilir.
3-Mezekçilik: Boyahanden gelen çileler henüz nemli iken sopalara geçilerek yüksekçe bir yere asılır. Boyanan çileler mezekçilerin elinde 5 farklı aşamadan geçer.
3.1-Haşıllama: Dokuma sırasında ipliklerin kopmaması ve ipliğin parlaklık kazanması için yapılan işlemdir. Haşıl maddesi, mazot içerisine kayısı ile zerdali reçinesi katılarak hazırlanmaktadır. Mazot ipliğe yumuşaklık verirken reçine sağlamlık ve parlaklık vermektedir. Yörede “Nişeleme” olarak bu işlem ipliklerin içinde karışım olduğu bir leğen içerisinde ayakla çiğnenmesi ve işlem sonrasında sıkılması ile tamamlanmaktadır.
3.2-Kavuklama: Haşıllanan çileler daha nemli iken 50 cm uzunluğundaki “milef” adı verilen tahta sopalara sarılır. Sarma sonrası ortaya çıkan şekil yüzünden hazırlanan bu yumaklara “kavuk” bu işleme ise; “kavuklama” denmektedir.
3.3-Tertipleme: Bir duvarın iki ucuna çakılı sopalara kavuklardaki iplikler açılır. Taranıp açılan ipliklerin varsa kırıkları alınır ve tekrar kavuklama işlemi yapılır. Ancak yapılan bu yeni kavuklama işlemine “şak” adı verilmektedir.
3.4-Makaralama: Kumaşın dokunması Armürlü veya Jakarlı tezgahlarda yapılacaksa hazırlnan şaklar levent adı verilen iki tarafı kapalı alüminyum makaralara sarılır.
4-Atkı İpliklerin Hazırlanması: Bu işlem kamçılı el tezgahları için farklı Armürlü, Jakarlı tezgahları için farklı şekilde yapılmaktadır. El tezgahlarının atkıları masura adı verilen küçük tahta sopalara çıkrıklarda sarılırken Armürlü ve Jakarlı dokuma tezgahlarının masuraları basit yarı otomatik sarma makinelerinde yapılmaktadır.
5-Taharlama İşlemi: Dokumaya hazırlık işlemleri içerisinde en zor ve en dikkat gerektirileni bu işlemdir. Çünkü bu işlem hem el becerisi hem de hayal gücü gerektirmektedir.
Taharlama işlemi de mezekçilik gibi birkaç aşamada oluşmaktadır. Bu işlemde sırasıyla önce gücülerin hazırlanması gerekir. “Kılıç” adı verilen düz bir tahta sopa üzerine “gücü” adı verilen, deseni oluşturulacak çözgü ipliklerinin adresini yuvalarını oluşturmasını sağlayan işleme yörede “süpetleme” denilmektedir. Gücüler el tezgahlarında ise pamuk ipliğinden, dokuma tezgahlarında ise telden oluşmaktadır. Gücüler hazırlandıktan sonra dokumanın çeşidine göre çerçeveler oluşturulur ve hazırlanan gücüler bu çerçevelere aktarılır. Her çerçevede 500-700 tel gücü bulunmaktadır.
Taharlama işleminden ise önce dokumanın çeşidi ve türüne göre sırasıyla çerçeve sayısı, kullanılacak renkler ve adetleri tespit edilir. Sonra her bir iplik çerçevelere göre tek tek gücü tellerinden geçirilir. Bu şekilde alt ve üst çözgü ipliklerinin taharlanması sağlanır ve taraktan geçirme işlemine geçilir. Kumaşın desenine ve sıklığına göre; ipliklerin, önceden tespit edilen bir tarak numarası ile tarak dişlerinden 3’er 4’er hatta 6’şar tel geçirilmesi gerekebilir. Taharlama işlemi her modelde yenilenmez. Çözgü iplikleri gücülerden çekilirken uygulanacak yeni modelin iplikleri (rengine ve adedine göre) çekilen ipliğin ucuna eklenerek yuvasına ulaştırılır. Ulama yöntemiyle gerçekleştirilen bu işlem taharlamanın hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlar.
Dokuma
Taharlama işlemi bittikten sonra artık iplikler dokumaya hazır hale gelmiştir. Kutnu dokumalar genellikle armürlü ve jakar tertibatlı tezgahta yada el tezgahlarında yapılmaktadır. Ancak dokuma hangi tezgahta olacaksa olsun, dokumanın oluşması için gereken üç şart ve aşamalar aynıdır.
Yörede kullanılan el tezgahlarında mekik elle değil daha kolay seri ve dolayısıyla ile daha verimli olması işe kamçı aracılığıyla ile atılmaktadır. Kamçılı el tezgahları kumaşın türüne ve modeline göre 2 veya 7 ayaklı olmaktadır.
Bu tezgahın kullanımı tam bir vücut koordinasyonu gerektirmektedir. Ağzın açılması mekikin geçişi ve tefe vuruşu her hareketin kendine göre bir sesi vardır ve bu dokuma seri bir şeklide yapılmaya başlandığında bu sesler bir ritim oluşturmaktadır. Dokumaya başlayan yeni bir kişinin de bu ritmi algılaması ve vücudunun bir nevi dans edermişçesine bu sesler ayak uydurmasını sağlamaya çalışması gerekmektedir. Ritmi yakalayan kişileri dokumayı bilen kişilerdir. Dokuma işleminin arkasından tezgahtan çıkarılan kumaşlar terbiyeye gönderilmektedir.
Dokuma Sonrası İşlemler
Terbiye, kumaşın dokunmadan sonra kullanıma hazır hale getirilmesi için tabii tutulduğu aşamalara denir. Terbiye, sırası ile Tavlama (Nişeleme), Cendereleme ve Mengeneden geçirme işlemlerini kapsamaktadır.
1-Tavlama: Bu işlem 4 lt. suya 1 avuç nişasta katılarak hazırlanan haşıl suyunun, tavlama tahtası üzerine serilen kumaşın üzerine ot süpürge yardımı serpilerek, kumaşı nemlendirilmesidir. 40-100 m. uzun kumaş toplarının tüm yüzeylerinin haşıl maddesini eşit miktarda emmesini ve nemlenmesini sağlamak amacı ile tavlanan kumaşlar katlanıp üzerine ağırlık konularak 1 gün boyunca dinlenmeye bırakılmasıdır.
2-Cendereleme: Kumaşlar kurumadan nemli bir şeklideyken cendereye gönderilir. Cendereleme, kumaşın sıcak silindirden geçirilip ütülenmesi diğer adı ile kalenderleme işlemidir. İki kumaşın cendereye verilip ütülenmesi ise kumaşın basınç ve buhar nedeni ile kimi yerinin mat kimi yerinin daha parlak olmasına neden olmaktadır. Kumaşa kazandırılan bu efekte hare adı verilmektedir.
3-Mengeneden Geçirme: Kumaşlar cendereden geçirildikten sonra katlanıp mengeneye hazırlanır. Kumaşa düzgünlük ve parlaklık verme işlemi olan mengeneleme, birkaç top kumaşın katlanıp, üst üste konulması ve mengene adı verilen makinenin içinde 24 saat süre ile sıkıştırılması ile yapılmaktadır. Mengeneden çıkan kumaşlar artık kullanıma hazırdır.
Kutnu kumaşı, sınırlarımız içerisinde sadece İlimizde dokunmasına ve İlimizin tekstil ve ticaret anlamında çok gelişmiş bir il olmasına karşın; yukarda bahsi geçen tüm bu işlem aşamaları, farklı mekanlarda ve farklı ustaların çalışmalarının ürünüdür.